29.07.2016 Cuma
NE kadar farkındasınız bilmiyorum; bir yandan büyük bir propaganda savaşı devam ediyor.
Evet Türkiye’de halk dünya tarihinde eşine az rastlanır bir şeyi başardı, 15 Temmuz gecesi darbeye kalkışanları canı pahasına durdurdu.
Evet, ilk ve en büyük tehlike geçti ama darbe tehlikesi için “Tamamen geçti” diyemiyoruz.
Çünkü mevcut propaganda savaşında bir taraf, adıyla söyleyelim Fetullah Gülenci taraf, önlenen darbenin mahiyetine, o darbe başarılı olsa başımıza neler geleceğine hiç değinmeden, darbeyi önleme adına yapılan şeylerin kötülüğünü anlata anlata bitiremiyor.
Üstelik maalesef propaganda savaşı sırasında Gülenci tarafın söylediklerinin hepsi yalan da değil.
ŞAHİN ALPAY’I NEDEN ALDINIZ?
Darbeyi önleyen meşru güç, ‘Darbeci temizliği’ adı altında çok ama çok geniş kapsamlı bir operasyon yürütüyor. Bu operasyona maalesef gazeteciler de katıldı son birkaç gündür.
Bazı operasyonların aciliyetini anlayabilirim; herkes de anlar. Örneğin darbeye katılan silahlı kuvvetlerde yapılan, poliste, adliyede, savcılıklarda yapılanları.
Eğitimle ilgili olanlar da bir yere kadar ‘makul’ bulunabilir; bir ay sonra okullar açılacak, o vakte kadar vatandaşın belirsizlikten kurtulması lazım.
Ama OHAL kararnamesiyle gazete, dergi, TV, radyo kapatmayı, toptancı yaklaşımla somut suç ve kusur arayışına bile girmeden ‘Kapattım ben bunları’ demeyi anlamam da, makul bulmam da çok zor.
Veya kalabalık bir gözaltı listesi yapıp, bu listeyi çarşaf çarşaf medyayla paylaşıp sonra diyelim Şahin Alpay’ı, diyelim Nazlı Ilıcak’ı, diyelim Bülent Mumay’ı, diyelim Arda Akın’ı, diyelim Perihan Mağden’i bu listeye almayı da, sabahın köründe evlerini basmayı da anlayamam.
‘PARDON YANLIŞLIK OLMUŞ...’
Düşünün, bir generali darbeci olma şüphesiyle gözaltına alıyor, yerine darbeye katılmadığını düşündüğünüz başka bir generali görevlendiriyorsunuz ama iki gün sonra o görevlendirdiğiniz yeni general de gözaltına alınıyor.
Veya bir generali gözaltına alıp hayli de hırpalıyorsunuz, ama iki gün sonra masum olduğunu anlayıp serbest bırakıyorsunuz.
Bu çeşit hatalardan bugünlerde çok sayıda oluyor. Uzaktan bakınca “Yanlışlık olmuş canım” denebilir ama o yanlışlığa uğrayanların her birinin insan olduğunu, aileleri, akrabaları ve en önemlisi kendi onurları olduğunu unuttuğumuz zaman darbecilerle mücadelemizde de başarısız olmuşuz demektir.
Adım gibi eminim, sabahın altısında evi basılan Şahin Alpay’ı veya çoğunu şahsen de tanıdığım öteki isimleri belki bugün belki yarın “Yanlışlık olmuş” diye salıverecek adliye.
GÜLENCİ PROPAGANDANIN EKMEĞİNE YAĞ
Ve böylece Gülenci propaganda makinesinin kovasına biraz daha su taşımış olacak.
Unutmayın, o propaganda makinesi, meseleyi içerikten biçime kaydırmaya çalışıyor. Yani, darbenin kendisini değil, darbe bahanesiyle yapılmakta olan tasfiyeleri, zulümleri konuşalım istiyor.
Bu darbenin ardından devletimizi ve demokrasimizi yeni baştan kuracaksak, bunu eski usul nobran devlet tavrıyla, “Ben onları bir torbaya atayım, onlar masumiyetlerini ispat etsinler, benim suçlu olduklarını ispat etmem gerekmez” anlayışıyla yapamayız.
Darbe sonrası oluşan, darbecilere yönelik tasfiyeyi meşru bulma ortamını kötü bir yola sokmak isteyen aşağılık ihbarcıların hazırladığı listelere değil hukuka ve delile bakmalıyız.
Korkum o ki, yarın öbür gün, “Bize bu yalan ihbarları yapanlar da ‘paralel’ciydi, onlar soruşturmaları rayından çıkarmak için bu komployu kurdu, telaş ortamında onların kurbanı olduk” denmek zorunda kalınacak.
Yarın böyle dememek için bugün tedbirli olmak lazım.
HAİNLER MEZARLIĞI MI? YUH...
HÂLÂ vazgeçilmediyse lütfen bugünden tezi yok bu ‘Hainler Mezarlığı’ fikrinden vazgeçilsin. Ölen darbecilerin cenaze namazını kıldırmayarak Diyanet İşleri Başkanlığı bir büyük ayıba imza attı zaten, ama bu ayıbı kalıcılaştıracak bir ‘Hainler Mezarlığı’ fikri hepimizi insan olmaktan çıkarır.
Biraz akıl, biraz makuliyet lütfen...
PROPAGANDA KAZANMASIN
YAZIYI bitirdikten sonra fark ettim, darbe sonrasının güzel siyasi ortamına ilişkin tek satır olumlu yazı yazamamış oldum bugün. İçerikten biçime kaydırma propagandasının başarısı da bu işte; olumluyu değil olumsuzu konuşturuyor hepimize.
HURRİYET